Kayıtlar

Hiiç işte!

Resim
  bi yastayım sanki. bilmediğim. içim buruk. titriyor yüreğim, sızlıyor için için. bazı doluyor gözlerim, bazı akıveriyor yerli yersiz. kafam dumanlı. eski yazılarım, sözlerim uçuşuyor, yarım yarım kelimeler belirip kayboluyor üstümde.  belki de; bir devri bitiriyorum yine. şimdiye kadar iyi mi yaptım bilmeden. neye, nereye yürüyorum bilmeden.  belki de; şükürlerime tutunacak, küfürlerime sarılacak halim kalmadıysa eğer, ondandır bu hal. belki de; bitti, belki ben bittim. kimbilir! yaraları onarmaktan ve yetinmelerden bittim. içsel kavuşmalardan, kendi kendime yetmelerden bittim. olana yüreği kalkan edip, olmayanı beklemekten bittim. -geldiğin yola, yaptıklarına, olduğuna bak- aferinlerinden, onur madalyalarından bittim. tekrar tekrar yola devamlardan, asla vazgeçmemelerden bittim. anlatamadıklarımdan bittim. bitmeyenlerden bittim. bitenlerden bittim.  bilmiyorum işte; belki bişeyler bitti, belki de ben bittim. öyle bir haldeyim?! yine, “olur öyle arada!” demeyeceğim...

Hişt! Geliyor musun?

Resim
Belki bin yılın yükü bu hissettiğin, şimdi biraz kendine zaman veresin.  Boşver dünya dönmeye devam etsin, zaman bizim, şimdi ilk defa biraz da "hiçbişey" yap gitsin. Bırak; bu çıtır çıtır yanan kutsal ateş alsın üzerinden tüm o -b- şeyleri,  Bekle! hafiflik sarmaya başlasın seni. Deniz suyu sarmalasın, tatlı sular ve mis kokulu çiçekler iyileştirsin yaralarını.  Şefkatli yaz yağmurlarında dinlenesin, tekrar neşeye yer açabilesin. Bu ulu ağacın kovuğunda bul bir yer, şimdi uzan, biraz dinlen.  Geceler aksın, yıldızlar üzerine parlasın. Bak hemen yanı başında; bin geyiğinin sırtına, biraz da o seni taşısın;  yavaş yavaş yeni diyarına yol alsın. Bu son, geçtim biliyorum Çok az kaldı, dayan dostum. Geldim, seninleyim!  Başka türlüsü mümkün değil, diyorum. Haddi! Geliyor musun? ... tüm kalbimle ... daima sevgiyle Şebnem Özenç

Demirci Şaman

Resim
  (…) Şefkatle gülümsedi ve başımı okşadı.  “Tekrar Hoşgeldin, Yaşamın çocuğu;  Tekrar Hoşgeldin, Kabilenin çocuğu. … Artık örtünü kaldırabilirsin. … şimdi uzat ellerini” dedi Önce sağ avucuma koydu emaneti… pırıl pırıldı! “O senin hediyen, sen onun hakedişisin; Bunu unutma!” dedi. … durdu; bekledi … sonra sol avucuma koydu diğer emaneti… yumuşacıkdı! “Sen onun hediyesisin, o senin hakedişin” dedi … durduk yine, sessiz bi süre öyle “Tamam” dedim. “Nedir ihtiyacı, isteği, hayali. Napabilirim?” diye sordum “Kendin ol!” dedi güldü. “Ona da aynısını söyledik” “Bu yemiş ağacı gölgesi seninledir lazım olursa, bu güneş hazır yüreğini ısıtmaya…” Cebime öksürdü, arkamdan üfledi… Bi yol verdi ki; papatyalarla bezenmişti.  Yürürken kulağıma sesi geldi “…esas şimdi başlıyor, daha yapacak çok işimiz var …yola devam venusün kızı!” dedi.  … tüm kalbimle … daima sevgiyle Şebnem Özenç

Sihirli Çiçek

Resim
  Masal Saati Sonbahardan önce, diğer tüm çiçeklerin taç yaprakları düşmeye başlamadan hemen önce açan, bu son çiçek; uzun süredir ilk defa; geçen taze ilkbaharın etkisinden çok, gelecek olana dair bir haberciydi.  Gaia’nın çocukları böyle bir şeyle 9 yılda bir karşılaşılabileceğini bilirlerdi. Toprak Ana zorlu geçen kışların bittiğini böyle haber verirdi. Ama bu çiçek farklıydı, bu tohum kadim kitaplarda yeni bir devrin habercisiydi. O sabaha karşı, güneş doğmadan hemen önce, zamanın yavaşladığı o saatlerde, hepsi bir rüya gördü.  İlk önce havanın çocukları gördü bu çiçeği… sabaha unuttu.  Sonra suyun çocukları gördü... kimseye anlatmadı.  Toprağın çocukları görünce… ormandan bir tını yükselmeye başladı.  Son gece ateşin çocukları gördü ve gizem cisimlendi.. hepsinin dili çözüldü. Haber salındı, Göğün çocuklarına!  …ve ormanda bitmeyen bir şarkı başladı.  … tüm kalbimle … daima sevgiyle Şebnem Özenç

Gece 03.03

Resim
  Candan bir dostum, eşi ve çocukluk arkadaşlarıyla bir akşam keyifli bir rakı sofrasında muhabbetteyiz. Öncesinde ne oldu, ne konuşuluyordu hiç hatırlamıyorum… biri durdu, döndü ve “sen ne istersin, söyle şebnem?” dedi. Şaşırdım! Hiç kimse bana bunu sormamıştı, kendim bile! Şoku atlatıp, bikaç saniye düşündüm. “Gece 03.03’de beni denize götür” dedim. Hani hem içime en lazım gelen oydu, gizli gizli denizlere ağladığım bi dönemdi hem de nasıl olsa olmayacaktı, muhabbeti tekrar geyiğe çevirmeye uygundu. Sonra rakılar gitti geldi, gülüşler yükseldi indi, muhabbet derinleşti, saatler geçti… an geldi… saatine baktı, bana döndü “hadi, zamanı geldi” dedi. “gerçekten mi?”, “gerçekten!” Bi koşu giyindim, gündüzden hala ıslak havlumu aldım askıdan… sanki 5dk sonra denizlere hıçkıra hıçkıra ağlayacak olan ben değilmişim gibi sevinçle zıplayarak indim aşağı. Farklı olarak o gece beni sahilde bekleyenler vardı. Açıldım, duymayacaklarını umarak suya sarıldım. Biri ses etti “Buradayız!” Ve o gece...

Kalbin elinde

Resim
  … “uslu çocuğum ben” dedi bir ağaç altı sohbetimizde; “sen duyguları yoğun ve derin yaşıyorsun.. zor olmuyor mu?” diye sordu yıldızların altında, elimiz dilimizde. Dedim; “ Dostum! duydum seni, anlıyorum çok iyi” O da eski ben, hatta belki biraz hâlâ ben gibi; çok da içtendi tüm sözleri. Dinleyenlerin gözüne, gönlüne göre basıyor bağlamasının tellerine, sesi ikinci nakaratta açılıyor usta olmasına rağmen. Bu lafımı okuyunca başını hafif eğecektir, eminim. Aslında öyle bir insan, bilirim. “Ya karanlıklarım!?” dedi… bekledik!.. ay doğmadı çünkü o gece! Dedim “ İnsanız! Bilirsek zafiyet ve zayıflıklarımızı; hani yer açsak olduğumuza, olduğu gibi; ister ona göre şekil alırız, ister değiştiririz; gücümüz olur bildiğimiz ve kabul ettiğimiz” Kısa bir sessizlik oldu, gecenin ve kıyıya vuran zarif dalgaların sesini dinledik bir süre; Sonra bir türkü çaldı; çevredeki herkes katıldı bize! Öyle anlatayım gerisini ben size. Elbet öncesi ve sonrası var; şimdilik bu hikayeyi burada bitireyim bö...

Yüreğim titriyor

Resim
  Yüreğim titriyor!  En çok geçmişe bakıyor, olmuş kadar olamamışa yanıyor, kalbini açamıyor;  geleceği umutla, umudu tezahürle buluşturamıyor ya! … ona titriyor Yüreğim titriyor! Rağmenler gitmiyor, azdan çok yaratmalar bitmiyor, yorgun hissediyor;  yaşam ona hiç kolayına akmıyor ya! … ona titriyor Yüreğim titriyor!  Gözlerine bakıp seni seviyorum deseler ya da elini tutup bi’tanesin… bir türlü güvenemiyor;  onlar da aynısını dedi diyemiyor ya! … ona titriyor Yüreğim titriyor!  Burdan kalkıp ne bir kalbe ne bir çatıya gidemiyor, hüzün doluyor;  içindeki kavuşmalar hala dışında birleşmiyor ya! … ona titriyor Yüreğim titriyor! Yaşamdır, dalgalanır. Bu da geçer, elbet sana da güler demek istiyorum, sonra yine susuyorum;  şuan sana umuttan ötesi, inançtan ötesini veremiyorum ya! … içim titriyor.  … tüm kalbimle … daima sevgiyle Şebnem Özenç

Sahip Çıkıyorum

Resim
  Seçimlerime sahip çıkıyorum… bilmeden girdiğim yollarıma, yanlış hesaplarıma da; zannımdan çok başardıklarıma da… Olduğum’a sahip çıkıyorum… yanılgılarıma, hatalarıma da; sahip olduğum ve kazandığım güçlerime, niteliklerime de… Olana olduğu gibi sahip çıkıyorum… sevdiklerim ve sevmediklerime de; olmayana, olduğu kadarına ve hala olabilecek olana da… Biraz daha bırakmış, eksilmiş, biraz daha katmış, bulmuş, biraz daha hatırlamış, biraz daha büyümüş;  bazı biraz daha “daha az”, bazı biraz daha “daha çok” olmuş; olduğum halden, geldiğim yerden daha’ya… Gözyaşlarımı gülüşlerime, gülüşlerimi gözyaşlarıma katarak… küfürlerimi sarmalayıp, şükürlerimi çoğaltarak…  Canımm! yuvam, evim… Kalbimm! gözlerim, sözlerim… Ruhumm! yolum belleyerek;  Eskinin laneti yeninin lütfu sol ayağım ile pati izi bırakarak yürümeye devam ediyorum... Bir kez daha; tüm kalbimle; ruha ve yaşama kucak açıyorum; yeniye ve iyi olana yer açıyorum! …. yola devam v’ün kızı … tüm kalbimle … daima sevgiyl...

Akyaka

Resim
  Dik bir yokuş çıkıyorum yere bakarak. Güçlü bi his sardı önce etrafımı sonra yüreğime sızdı. Başımı kaldırdım anladım! Yok ağlamıyorum: neden bilmem gözlerim doluyor, engel olamıyorum, içimin yağları akıveriyor belki. Yok üzgün değilim; biraz buruk, biraz yorgun, ama bu en çok minnetten sanki. Bu kavuşma bildiğimden eski. Hatırladım! Ben hep Gaia’nın çocuğuydum. Ben de yaşamın çocuğuydum. Yüzüm sana dönük yürüsem, şükürlerimi biriktirsem; küfürlerimde verir misin bi omuz yine. Sarılır mısın kalbime, öper misin gözlerimden. Evim bellesem seni, yuva olur musun ruhuma, varlığıma hep. Büyüdüm, çok yol katettim ama… ihtiyacım olduğunda yolda, yüreğim sızladığında bazı bazı… sana anne diyebilir miyim? … tüm kalbimle … daima sevgiyle Şebnem Özenç  

Çünkü...

Resim
  Çünkü bize hep dediler ki… “Önce sen lazımsın” her “..ama ya?”da; hep dediler ki… “Yol da sen’sin, misyon da” her “..peki ya?”da; hep dediler ki… “memnun/mutlu (asıl) sen olmak ilk ve en büyük hizmettir”  “tamam ama”da; dediler ki… Hakikat! Şefkat! Sevgi! Neşe! En az birini gözet bundan sonra her an’ında.  bıkmadan dediler, tekrar tekrar söyleriz.  zaman bu zaman… paylaşacağın budur.  “Cennetin mimarlarına çağrımızdır!  Cenneti kurmaya sen’den başla!” Kalbinizden öpüldünüz  … tüm kalbimle … daima sevgiyle Şebnem Özenç

Ey Gece

Resim
  Ey gece… Sen seninsin Sen benimlesin Ben benimim Ben seninleyim Ey Kalp… Evim de sensin, yuvam da Ey Ruh… Yolum da sensin, kabilem de P.S: Salute!… hala bekliyorum … tüm kalbimle … daima sevgiyle Şebnem Özenç

Arada inziva şart

Resim
  Arada inziva şart! Ruhunu dinlendirmeli, bi durmalı bazı bazı. Aklımdaki yüklerle kırışıklarım da azaldı; yüzümle birlikte kalbime de renk geldi. İçim dinlendikçe, ruhumu duyuyorum; ruhumu duydukça yaşam sızıyor, iyi olana yer açılıyor. Fiyakalı bi selfie değil elbet. Ev topuzuyla, kat kat giyindim, “hiçbişey” yapıyorum şuan malum. Yağmuru izleyerek, rüzgarı dinleyerek… aklıma biraz sessizce kalalım dedim, kalbime sarıldım.. duruyorum öyle; an’ı kokluyorum. Hani dedik ya; dün dündü, yarın daha olmadı. Öyle işte! Yormadan kendimi, çaktırmadan geçmişi ve eskiyi bırakıyorum… çaktırmadan geleceğin hayalini kuruyorum… şükürlerimi listeliyorum, her birini sindiriyorum. umutla ve sevgiyle… an’ın.. ve ruhun.. ve yaşamın içime sızmasını izliyorum. Doğayı ve doğal olanı izliyorum. Ben benim! …. ve sihrin paylaşmaktan geldiğini hatırlayarak ve bilerek; bir tazelenme kampında bunu dileyen kalplerle buluşmayı diliyorum. Kalbinizden öpüldünüz. … tüm kalbimle … daima sevgiyle Şebnem Özenç

Yeni Yollar

Resim
  Evim bedenim, Yuvam kalbim, Tam merkezimdeyim.  Sözlerimde hakikat,  Eylemlerimde şefkat düsturum. Sevgi azığım, neşe katığım, Sabır ve şükür ile yürürüm.  İnsanım! Elbet sallanırım, bazen düşer yeniden kalkarım. Ama en nihayetinde, elimden geleni yaparım. Yerde ve gökte kabilem var; hep yoldaşım, yol arkadaşım. Onlarla buluşur, gücüme güç katarım.  Eski oyunu çoktan bıraktım. Bilirim; artık ancak savaşmadan kazanırım. Demek değil ki savunmasızım; gölgelere izin vermem, ayaktayım, sağlamım! En önemsi; Yolda kendimi buldum; ben ben oldum. Bak; yaydığımdır artık kalkanım.  -Kendini bil! Ol’dunsa korkma; yoksa dünyaya dalma, önce ayna ara. Büyük oyun bitti sanıp aldanma; Tam şimdi zamandır yol boyunca öğrendiklerini uygulamanın. Daima farkında ol seni sen yapanın- Pusulalarınızı ayarlayın miçolar. yine; yeni yollara çıkıyoruz! Kalbimiz bir, dualarımız yol olsun, Ferahlıklar ve kolaylıklar bizimle olsun … tüm kalbimle … daima sevgiyle Şebnem Özenç

Deniz Humması

Resim
 

OĞUL

Resim
  Kırmızı flamalar sallanıyordu kasabanın her yerinde. Dolup taşan sokaklar yabancılarla doluydu. Baktığında kıymetsiz, köşede kenarda bir dağ kasabası iken, şimdilerde bir ismin peşinden herkesin buraya taşınması garip geliyordu. Uzun ve yorucu bir savaştan sonra herkesin yaşama tekrar tutunmaya ihtiyacı vardı ve burası, buradan doğan hikâye bunu sağlıyordu onlara. Ve ben onun oğluyum.    Her zaman insanları izlediğim, kasabayı izlediğim ya da düşünmek için geldiğim özel sığınağımdayım. Meydanın bütününü gören ama benim görülmediğim, eski tahıl deposunun çatısındayım. Burayı sadece Julden bilir. Ve Sebastian tabi ki.    Sebastian hep benden 3-4 yaş küçük gibi göründü. Prematüre doğmuş. Evlerimiz yan yanaymış ve annelerimiz de çocukluk arkadaşıymış. Hikayelerini hep anlatırlar; onun annesi yine çocukluk aşkı olan, demircilik yapan Durnok amcanın oğlu ile evlenmiş. O da tıknaz ve zayıf olduğu için daha çok annesinin fırınına yardım edermiş ve bugün karı koca o ...

Turkuaz ile Mürdüm

Resim
Henüz periydi ne canavarla savaştı. Elinde bir kibrit gecenin ormanında en derin kuyulara daldı. O en karanlık gecelerden çıkıp en yüksek dorukların yoluna koyuldu. Dragonunu buldu, çoktan savaşmadan varolmanın peşine düşmüştü. En soğuk doruklarda yandı, en sıcak çöllerde üşüdü. Kalkanı şefkat, kılıcı kalem belledi; pusulası düşüydü. Kendini sorguladı hikâyesini buldu,  Hikâyesini sorguladı yolunu buldu,  Yolunu sorguladı kendini buldu. Ne günah işledim diye sordu; yukarı baktı orada cezalandırıcı bir tanrı yoktu Misyon dedi, belki de öğrenmenin yolu buydu; gaia’nın gözlerinde o eli sopalı öğretmen yoktu. Kısır döngü girdaplarından çıkmanın yolu yok muydu? Sanki özgür iradenin pek de hükmü yoktu!? Kimbilir kaç defa sınandı, ders mi kader mi demedi o yıldıza tutundu. Kimbilir kaç defa kar yağdı baharlarına; kardelen de çiçek dedi hep dik durdu. Kimbilir kaç defa yıkılan bu şehri, vazgeçmedi yine yeniden kurdu. Bin defa ters düz etti, bu hikayeyi yoğurdu. Bin defa kaybedip kendi...

Bir Kitap: [Korkusuzlar]

Resim
Yıllarca bu isimsiz kahramanların bir kısmı ile karşılaştık dizimlerde. Kendini, kökünü arayan kişilerin alanlarında hikâyelerini anlattılar, gösterdiler bize. O dönmeyen dedeler, kayıp amcalar, yoklukta çocuklarıyla bir başına kalmış nineler, kadınlığını unutmuş teyzeler...  teselli bulamamış acılar ve yaslar, saklı kalmış yaralar, unutulmuş kaderler... ve dahası... tarih yazıyorlarmış. O torunlar bu hikâyelere kavuştular, saygıyla selam ettiler ve omurgaları daha sağlam, başları daha dik, daha emin toprağa basarak yollarına devam ettiler.  “ Yaşadığımız coğrafyada olağanüstü tarih ve kültürel bir mirasa sahibiz. Destan yapmaktan bunları yazmaya fırsat bulamayan bir ecdadın çocuklarıyız. ” diyen; sevgili arkadaşım Kerem Atılmaz; bu isimsiz kahramanların, bu cesur ruhların hikâyelerini yazmaya karar vermiş. Yanlışları doğrultmuş, orda burda birbirinden habersiz kaynakları birleştirmiş, unutulmuş kayıtlara ulaşmış… araştırmış, öğrenmiş ve yazmış… ve onların hak ettikleri ses ol...

Mıhladım

Resim
  Mıhladım kalemimin ucunu kağıda;  Ne hüzne ne umuda yerim var, Bilsem de o kazansın amacım Mıhladım kalemimin ucunu kağıda; Ne söyleyesim ne yazasım var, Bilsem de bi duysam diner ihtiyacım Mıhladım kalemimin ucunu kağıda;  Ne akana katılasım var ne akmayana katlanasım Bilsem de ….  Mıhladım.  … tüm kalbimle … daima sevgiyle Şebnem Özenç

Gel, bekliyorum

Resim
  Alacakaranlık geceye dönmüş, ay yükselmiş. Başında çıtır çıtır yanan ateş, serin bahar rüzgârına ılık ılık dalgalar salmış. Odun kokusu, deniz ve ot kokusuyla karışmış. Sahile vuran dalgalar bile, belli belirsiz kıyıyı okşuyor, sesi gecenin şarkısına eşlik ediyormuş.   Herkes oraya buraya dağılmış, soğukluğuna aldırmadan kumun; kendini bırakmış, öyle umarsız, sere serpe uzanmış, derin deryalara dalmış. Sanki konuşacaklarmış gibi, sanki içindeki tüm sorulara cevap verecekmiş gibi yıldızlara bakakalmış.    Kimbilir ne zaman.. Yıldız yağmuru başlamış, sorular manasızlaşmış, cevaplar yerini hayallere bırakmış. Bi his; hiç gelmeyecek uzak bir gelecek gibi… derin bir iç çekmiş, belli ki bu eski kuyulardan yankılanmış. Bi his; sanki kalksa o an içinde yürüyecek gibi… büyüyü bozmamak için nefesini bile azaltmış. Sonra tekrar.. hayaller gecenin nemine karışmış.. gök yüzünde, yıldızların arasında kaybolmuş. Bir süre sonra orada mı süzülüyor, burada mı.. yine unutmuş. Ha...

Aşk hikayesi mi...

Resim
  Hayır, bu bir aşk hikâyesi değil! Evlerimizin önünden, anayoldan denize kadar uzanan uzun balkon bizi birleştirirdi. Kapılarımız hep açık olurdu. O küçücük evlere çok kişi, çok “şey” sığardı. Mimarisi ve doğası gereği 16 blokluk kocaman bir aile idik. Her yaştan, her yerden, her çeşitten insanlardık. Zamanın ünlülerinin bile evi vardı mesela. Farklılıklarımız zenginliğimizdi -ama ve- herkes eşit, herkes aynıydı. Yaşam oradaydı, gerisinde yaz zamanı gelsin diye beklerdik; pullu mektuplar ve bağlanmayı bekleyen telefonlarla bile şimdikinden daha yakındık, daha bağlantıdaydık. Mesela; o büyük çınarımız insanlar gibi, erkimizi ve kuşakları da birleştirirdi. Bizim de çocuklarımıza miras bırakmayı dilediğimiz! Onların yürüdüğü yollarda yürüdük, anıları üstüne anı yaptık. Tam olması gerektiği gibi; büyürken aynı gizli saklı köşelerden başladık maceralarımıza ve yenilerini keşfettik, ekledik. Bahsetmiştim; taa dedelerim zamanından; annem ve babam orada aşık olup evlenmişti, ben orada toh...

14-44

Resim
  “ Bir seviyi anlamak bir yaşam harcamaktır! Harcayacaksın... Anlayacaksın... ” Edip Akbayram ♪♪♪ Başka söze ne hacet. Yine de üstadın lafı üzerine laf kalabalığı edeceğim.  Hatırladıkça.. ve tekrar tanıdıkça.. hem şaşırdığım.. hem tanıdık, yuvadan, yürekten birşeyler bulduğum.  Bu kadar aynı, iyi anlaşan iki kafa, iki kalp… hayat hangi ara yollarımızı ayırdı da, bizi uzaklaştırdı acaba? ya da neydi bizi tekrar biraraya getiren; masum çocukluğumuzla bin dereden geçmiş yetişkinliğimizi birleştiren. Eskileri kurcaladık; acı, tatlı anıların bulunduğu tozlu kutuları karıştırdık. öyle masum, öyle içten anılara ulaştık.  Hani kutularda, albümlerde olmayan sırlara kavuştuk… bir hatıra obje, iki komik fotoğraf ile…  “çok değerli, uzun süredir aradığım, kaybettiğim bişeyi bulmuş, hasretle özlediğime kavuşmuş gibi.. seni tekrar buldum şu an” dedim. Dedi “anlıyorum, ben de seninleyim!” …ki birbirimizi bulalı oluyodu bir süre, ama çocukluğumuzu tekrar katalı beri, buydu be...

Veda

Resim
Arabayı atarcasına parketti, kapıyı çarparak indi, bahçenin kısa patikasından hışımla üzerime yürüdü. Her ne olduysa gelirken olmuştu tahminim ya da farkedince gelmeye karar vermişti. Kimbilir ne zamandır sürüyordu kafasında kavga. Sadece yol en az bir saatti. Bunca zaman "kafasında".. hayır.. "kalbinde" kavga etmişti, savaş vermişti. Ben o süre boyunca onunlaymışımcasına.. kavgaya kaldığı yerden devam edercesine.. haykırdı... "Hayır! ben sadece sana böyleyim. sen içimdeki iyiyi ortaya çıkartıyorsun ve bu hayatıma yayılmaya başladı. Hayır! bu dünyada bu şekilde varolamam, böyle biri olamam!" Son söz'de katılmıştım kavgaya nihayetinde, verecek bir cevabım yoktu. çünkü çoktan kavgayı kaybetmişti. çünkü çoktan kavgayı kaybetmiştim.  Kısa bir süre sonra. Yine bahçede oturuyorum. Havada garip bir etki eski. Neden bilmeden, kalktım ve sokağa çıktım. Ağır çekim filmi sahnesi gibi, dört bir taraftan köpekler geliyordu. Hayretle ve belki biraz uyuşmuş şekilde k...

Kalbimm hafif de..

Resim
Kalbim hafif de... yüreğim ağır be dostum! Hani şükürlerim küfürlerime karışmıyor mu bazı bazı.. işte bu da o olsun.. arada bi tane de siyah/beyaz olsun. Kimbilir kaç kış geçti.. ama hep bahar geldi. Olur öyle arada. Şefkatle dinlerim her hali. Gelir... geçer... Yol bulur, hatta yol olur.. Biliyorum!   I 💙Luna  … tüm kalbimle  … daima sevgiyle   Şebnem Özenç

Lütfen kal

Resim
  ... gitmelere alışıktır yüreğim. ustadır hatta. geride takılı kalmamak için beklemeyi, bu kadar olduya eyvallahı, vedaları sindirmeyi, zamanın saracaklarını bırakmayı.. bilir. tetiktedir. hazırlıklı yaşayagelir. bir gün gelecektir yine gitmeler... işte ondandır.. sandalyenin hep ucuna oturur, yaslanamaz arkasına.. tam kurulmaz hiçbir yere, hiçbir kalbe. ondandır.. biraz yarım bırakır, biraz eksikli.. yine çok acımasın, izi derin olmasın diye.. kimbilir!? belki kalmayı bilmez,  belki hayat böyledir, hep gidilir sanır.   ilk defa ait hissettim, ilk defa böyle bağ kurdum belki. ilk defa arkada bırakıp değil, kalbime katıp gittim sanki. bi başkaymış bu da.. hüzün, puslu bir iz bırakır gözlerde.. bilirim.. ama bu duygu ne, ne doğru tanımlar bu hali, bu vedayı.. bilmiyorum.. orası, o insanlar.. bu deneyim kökten değiştirdi beni. ve dünyamı. çünkü beklentisizdim.. çabasızdım.. ben bendim.. işte öyle gelip geçecektim yine bi yerlerden, birilerinden. gün be gün, yer açtılar bana...

Sussam çok gelir, söylesem az kalır..

Resim
  sussam çok gelir...  söylesem az kalır...  ya azımdır ya da çok; ya geç kalmışımdır ya da erkendir onun için.  olmadı, olamadı. işte öyle! sığamadım ben bi bu hayata, bulamadım yerimi. böyle bi(n) ömür geçti. bilsen şaşarsın; inadına! rağmen! hala buradayım!  bilsen şaşarsın; inadına! rağmen! hala buyum! kendin ol dedi, gören yok. kendin ol dedi, taşlamayan yok. baktım, sen sensin, ben benim.. kendin olmamanın yolu yok.  susma dedi, sesim yok. konuş dedi, dinleyenim yok. anlat dedi, anlayanım yok. yap dedi, yerim yok. harekete geç dedi, artık dermanım yok. "şimdi" dedi, bu kaçıncı sayasım yok.  .. devam dedi.. devam dedi.. devam dedi.. vazgeçme dedi... ... yola devam dedi. bu da işte öyle sana selam ettiğim bir an. hani; "sussam çok gelir, söylesem az kalır" dediğim.. daha ne diyeyim? var mı sanki başka bildiğim. peki, öyle olsun! ... tüm kalbimle ... daima sevgiyle Şebnem Özenç

Şirince

Resim
  Ah Halil, Ah Halil! Karton bardakta şarap içirdin ya bize! Gece boyunca sürdürdüğüm "hiç mi yok" ısrarlarıma rağmen duruşunu hiç bozmadı. Herkesler gitti, kalalım bari olduk. Akrabalarının pansiyonu varmış,"hemen gösterip getireyim seni" dedi. En uzak mesafe 4dk olan Şirince'de; yokuşu çıkarken kaynaştık, inerken hayat hikayesini paylaştık. Birlikte resmimiz var, ben rica ettim bulunsun diye ama paylaşmayacağım, çünkü Sistem ve Aile Dizimi vaka örneği olarak kulaklarını çınlatacağım ilerde bol bol. "Her gece hayatın sahnesi yeniden kurulur". Bayılırım; gündüz bambaşka kafa ile insanların seçkin seçkin dolaştığı aynı sokakta gece olunca bambaşka dünya dönmesine... hele bi de arnavut kaldırımı varsa... Off! Evet bu gördüğünüz sokaklarda evim sanıp yalınayak dolaştığım, köpeklerle konuştuğum doğrudur. Bütün gün göl göl gezip enerjiden uçunca sabahı ettik doğal olarak. En güzel topraklama neydi? Kahkaha ve hoş sohbet! Kim hancı kim yolcu muamma bu sohbet...

Ağaç

Resim
  Hani yazdım ya "dağ tepe aşıp.." diye.. hepsini yaşadım, fazlasını da. Sorularımın cevabını gözettim yolda. Bazılarını beğendim, bazılarını beğenmedim. 3 gün mü, 3 yıl mı sürdü muamma her zamanki gibi ama bi başka döndüm onu biliyorum. Nasıl anlatsam.. bi sohbette Perikızı demişti; Göçebe filminde seni gördüm bazı sahnelerde diye. Ööle işte. Ne dünyadan ne yıldızlardan, ya da... Buldum Gaia'da sihri. Duydum; bu yıldızlara en yakın, kökleri en derin ağacın çağrısını. Şefkatle kucak açtı, az biraz başımı yasladım, kalbimi dinlendirdim. Ah ne lazımdın! Tüm isyanlarımı, üzüntülerimi, tüm yorgunluklarımı, gözyaşlarımı... ne kadar uzandıysam koynunda.. hem dinledi, hem anlattı ama en çok bi sustuk... bi durduk öylece... hissettik... Hayır. Sözde spirtüelizm diye değil, öyle söyleniyo diye değil. Negatifleri alıyomuşsun hadi al diye yanaşmadım. Ben yapamam öyle. Hele ona hiç kıyamam. Yolda gidiyoduk. En yüksek noktadayız dedi, kendimi atasım geldi arabadan. Zihnimin vıdıla...

Eve Dönüş

Resim
  Döndüm. Hatta döneli bayağa oluyor, dinleniyodum ondan sesim çıkmıyor. 2020 ile aramızda kozmik şaka haline geldi bu. Şimdi tatile ihtiyacım var dicem, nassı yani olcaksınız yine. Ben bile inanamıyorum bu sefer. Bunca zaman, gündüz denizde, akşam yıldızların altında, ööle boş, eylemsiz, umarsız keyif yaptın mı diye sormayın, ağlayabilirim şuracıkta.  Yine de.. her an dolu dolu geçti, hem dünyasal hem ruhsal o kadar çok şey oldu ki.. Mesela; sohbetlere doyamadık. İlkin "hii sabah etmişiz" olduk, sonraları yeni güne bir gülümseme çakıp kaldığımız yerden devam ettik. Dağ, taş, sazlık, börtüböcek demedik; insan kanı güneşte haşlanırmı onu test ettik. Çok kişiyle tanıştık, an'da ne aktıysa paylaştık. Uzaktan seanslarım vardı, heyecanla, fırından yeni çıkmış taze enerjilerde buluştuk. Dostlar sofrasında geçmişi boşalttık, geleceği doldurduk. Doğanın mucizelerine tanık olduk. Hüzün de vardı ama kahkaha hiç eksik olmadı.. daha bi sürü şey, sanırım akar kalemimden zamanla. Asıl ...

Salute

Resim
Şovalye ruhu da baskınsa demek; öyle selam edesi gelmiştir. 🐉 Unuttum, hatırladım, tekrar öğreniyorum...   👣🐾🌳🐋 ... tüm kalbimle ... daima sevgiyle Şebnem Özenç

Başladı!

Resim
Nasrettin Hoca misali "ya tutarsa" demiş, iki deli adam bu dipsiz gölü mayalamış zamanında. Tutmuş.  Bu gölün derinliği ölçülemiyomuş. Adına da "kara" demişler hemen. İnanmayın, ne renkler çıkardı şaşarsınız. Hatta Gaia'nın kalbini duyabilirsiniz burdan.. ve birçoklarının. Dragonlar çoktan uyanmış, bizi bekliyomuş. Efsanesindeki hazineyi bulduk yüzeye çıkarttık. Detayları ateş başı sohbetlerimizde anlatacağız, herkese payına düşeni dağıtacağız.  Bi de giderayak.. sprit hayvanın keçi olabilir mi acaba dediler, sonra güldüler. Neden acaba!? 😂 * Sığacık Karagöl ... tüm kalbimle ... daima sevgiyle Şebnem Özenç