Gece 03.03

 


Candan bir dostum, eşi ve çocukluk arkadaşlarıyla bir akşam keyifli bir rakı sofrasında muhabbetteyiz. Öncesinde ne oldu, ne konuşuluyordu hiç hatırlamıyorum… biri durdu, döndü ve “sen ne istersin, söyle şebnem?” dedi. Şaşırdım! Hiç kimse bana bunu sormamıştı, kendim bile!

Şoku atlatıp, bikaç saniye düşündüm. “Gece 03.03’de beni denize götür” dedim. Hani hem içime en lazım gelen oydu, gizli gizli denizlere ağladığım bi dönemdi hem de nasıl olsa olmayacaktı, muhabbeti tekrar geyiğe çevirmeye uygundu.

Sonra rakılar gitti geldi, gülüşler yükseldi indi, muhabbet derinleşti, saatler geçti… an geldi… saatine baktı, bana döndü “hadi, zamanı geldi” dedi. “gerçekten mi?”, “gerçekten!”

Bi koşu giyindim, gündüzden hala ıslak havlumu aldım askıdan… sanki 5dk sonra denizlere hıçkıra hıçkıra ağlayacak olan ben değilmişim gibi sevinçle zıplayarak indim aşağı.

Farklı olarak o gece beni sahilde bekleyenler vardı. Açıldım, duymayacaklarını umarak suya sarıldım. Biri ses etti “Buradayız!” Ve o gece anladım. Bitmeyecek! Ne kadar ağlasam kurumayacaktı!? Ben ben’i nerelere sığdırayım, nerelerde yer bulayımdı!

Başka bi dost demişti “seni anlamıyorum ama sana inanıyorum!” O zaman anlatmaya çalışmaktan vazgeçtim.

Sonra; yakınlarda bir gece… çay geldi… bi yudum aldım; bu dedim deniz sonrası çayı.. kalktım gecenin içinden sulara yürüdüm. Zaman iyileştirmiş belli ki; o gece suya ağlamadım, suyla ve yıldızlarla dans ettim. … ki Ay bile doğmamıştı! Kumdan çıkarken kontrol ettim; sol ayağımda pati izi. Selam ettim gülümseyerek ve sıcacık çayıma yürüdüm. ;)

… yola devam v’ün kızı

... tüm kalbimle
... daima sevgiyle

Şebnem Özenç