Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ah La Luna

Resim
Ah La Luna! Hani vardır ya aileye gelen enişte, yenge ile olur o yaşlarda; eski eşimin 5 yaşındaki kuzeniyle büyük aşk yaşadık. Çok ilginç anılarımız ve etkileşimimiz oldu görüştüğümüz süre boyunca. Hayatım boyunca ilk ve tek, en tatlı tacizi onunla yaşadım mesela. Normalde ben de büyüklerle sohbette pek başarılı olmadığımdan maaile toplanmalarda diziler gerçek hayat gibi tartışılırken, masa üstünde başka masa altında gizli bambaşka dünya dönerken biz kaçıyoruz. Sohbet, oyun, masallar falan takılıyoruz. O gün; içerden koşarak geldi ve elimden tutup beni odasına çekti, karşısına oturttu. Kafasında bi plan var belli. Önce bi masal anlattı. Hani Freud sevmem, ben Jung'cuyum ama bunun ardından bişi gelcek hissediyorum. Merakla bekliyorum. Sonra şortunu açmak üzere elini beline götürdü. "benim de pipim var! haberin olsun" dedi. Hafif panik oldum itiraf edeyim. İstemeden travmatize etmek istemiyorum çocuğu. ilk kayıtlar önemli biliyoruz ve o kadar saf ve masum ki...

Hala'yım ya ondan!

Resim
Babamın bana küçüklüğümden beri dönem dönem anlattığı bir hikaye vardır. Özetle; "Ankara! Darbe. Sokağa çıkma yasağı. Sokaklar asker ve tanklarla doluydu. Ve sen uzaktaydın. Onları aşıp sana ulaştım(k)"  Ocak ayında yeğenim oldu, Dede oldu... ve karantina oldu... ve tekrar sokağa çıkma yasağı oldu...  Belki televizyonum olmadığından dünyadan bihaber olduğum endişesi ile, belki  hiçbi zaman başka evim olması fikrine alışamamasından; yasak açıklanınca telefonlaşmamızda sanki ilk defa anlatıyor gibi o hikayeyi tekrar anlattı. Anlatmaya başladığı an; hikayedeki akışı, kelime ardına gelecek kelimeyi, verilecek esleri ezbere biliyordum.. içimden senkronize şekilde onunla anlatabilirdim. hep öyle olmuştu şimdiye kadar, tekrar ve tekrar dinlerken. Ama bu sefer öyle olmadı. "Hatırlıyor musun?" dan sonra ilk defa farklı anlattı, "daha" anlattı hikayeyi. ben de tekrar "ilk defa" dinledim. Hani yazdığım kör adamın hikayesi gibi... keramet de...

Sabır ve Adaptasyon

Resim
Ego, varolan her şeyde bulunan en temel kod. Varlığı sürdürmek, yaşamı sürdürmekle ilgili görevi temel ihtiyaçları sağlamak ve tehlikeden korumak. O kod olmasa çiçeğin kökleri suya ya da dalları kayadaki çatlaktan güneşe yürümezdi; Hayat olmazdı! Malum toplumsal ego sonradan gelişti. Onun işi de aidiyet dürtüsü ile aynı görevi sürdürmek. Yıllarca yanlış manada kullanıldı, hele spiritüel!? olunca kovmaya ve yok etmeye çalışıldı ya. Hep anlattığım gibi, hayat komplike hale geldikçe ve doğa ile, doğal ile bağlantımız koptukça, kısır sistemlerin içinde hapsoldukça ego yönetimi eline almıştı.  Sorun varlığı değil, yönetimde olması! Bu süreçte meta kavramlara, Yaşama saygımızı kaybettik. Bence bizi bu deneyime getiren en önemli şeylerden biri budur. İlk şoku atlattık ama tehdit daha geçmedi. Hala içindeyiz ve yol uzun görünüyor. Bu sadece sizin başınıza gelen bişey değil, tüm insanlık olarak "bizim" başımıza geliyor. Yalan haberler yayarak eğlenen, komplo teorileriyle pani...

Hayaller vs Gerçekler

Resim
"Hah! sen de kötü hissediyosan sevindim. Oh rahatladım. İyi o zaman!" Sevginin sevimlilik hali. Biz sonrasında karşılıklı gülüşerek böyle garip konuşmalar yapıyoruz aramızda. :D Bu iki hafta bol bol gözlem yaptım. Kendimi, bireysel tepkileri, grupsal hareketleri... gizli gizli bundan zevk aldığımı bile söyleyebilirim. Güzeller güzeli Gaia meşgul malum. Bol bol yukarısını dürtükledim. Uzun süredir askıda tuttuğum fikirleri, projeleri tamamlayayım, kitaplarımı-makalelerimi okuyayım, ders çalışayım, dönüşte damar güzel çalışmalarla biraraya gelelim istedim. Ben "hadi?" diyorum, onlar "bi dur" diyo. peki kendimle ilgileneyim??.. cevap "ııh!". Denedim yine de.. Hani çamurlu suyun içinde yıkanmak gibi, su verdikçe daha çok bulaşır ya. bu dönem dengesizlik içinde denge, yeni denge. çamurlu suda oynamanın tadını çıkartmacılık. sonra yıkanırız gayri. Bu arada bu halin katkısını keşfettim. "bi dur"un nedenini anladım. Deneylere dev...