O ESKİ MEYHANE

Sanırım rüyada .... eski bir meyhanedeyim.. Gündüz bambaşka dünyanın döndüğü sokağa, gece olunca öylesine yayılınan... Hani şu kırık arnavut kaldırımı üstünde küçük, rahatsız tabureler üzerinde oturulan... Havada daha çok tuz ve yosun olur, bi de bi koku dibindeki balıkçı sandallarından.. ama ara ara gelen esinti muhabbeti dağıtır ya, o adını hatırlamadığım gece kokan ağaçtan... Derinlerden, meyhanenin içinden gelen boğuk plak sesi ile insan sesleri birbirine karışır, yine de farkında olmadan şarkıya eşlik edersin ya, sanki zaten içinde gibi çalan... Hemen yanda duvar dibine çökmüş bi berduş ile paylaşılan.. ne paranın ne hakedişin alabileceği orada öylece duran, o eşsiz manzaraya karşı her yudumda bir doldurulup bir boşaltılan... ... işte öyle bir meyhanedeyim... bi hal içinde, “ne dün umurumda, ne de yarın, şimdi mi? amaan boşver!!” modunda... Eee! tabiii iki şarap sonra Hayyam gelir masaya.. kadehleri iki yere vurup, bi göğe kaldırıp, sonra birbi...