Turkuaz ile Mürdüm

Henüz periydi ne canavarla savaştı. Elinde bir kibrit gecenin ormanında en derin kuyulara daldı. O en karanlık gecelerden çıkıp en yüksek dorukların yoluna koyuldu. Dragonunu buldu, çoktan savaşmadan varolmanın peşine düşmüştü. En soğuk doruklarda yandı, en sıcak çöllerde üşüdü. Kalkanı şefkat, kılıcı kalem belledi; pusulası düşüydü. Kendini sorguladı hikâyesini buldu, Hikâyesini sorguladı yolunu buldu, Yolunu sorguladı kendini buldu. Ne günah işledim diye sordu; yukarı baktı orada cezalandırıcı bir tanrı yoktu Misyon dedi, belki de öğrenmenin yolu buydu; gaia’nın gözlerinde o eli sopalı öğretmen yoktu. Kısır döngü girdaplarından çıkmanın yolu yok muydu? Sanki özgür iradenin pek de hükmü yoktu!? Kimbilir kaç defa sınandı, ders mi kader mi demedi o yıldıza tutundu. Kimbilir kaç defa kar yağdı baharlarına; kardelen de çiçek dedi hep dik durdu. Kimbilir kaç defa yıkılan bu şehri, vazgeçmedi yine yeniden kurdu. Bin defa ters düz etti, bu hikayeyi yoğurdu. Bin defa kaybedip kendi...