Mutluluk



Hak edilmeyen (ya da hak edilmediğine inanılan) "mutluluk" bir tehdit olarak algılanabilir ve endişeye yol açabilir. Bunun nedeni mutluluğumuzun başkalarının kıskançlığına hedef olmasından ve bize nazar değdirmesinden korkmamızdır. Mutlu olduğumuzda neredeyse bir tabuyu yıkıyor gibi hisseder, bu yüzden biraz suçluluk ve endişe duyarız. "Minnet duygusu" endişeyi azaltır. Mutluluğu kabul etmek için alçakgönüllüğün yanı sıra cesarete de ihtiyacımız vardır.
-Sevgiyle Yükselmek/B.Hellinger-

Kıskançlığın altında da benzer bir dinamik vardır. Sahip olmak istenilen şey için sorumluluk almayı, gereğini yapmayı, emeğini vermeyi istemez ancak öylece sahip olmak ister. Yani hak etmediği ve hak edişle ilgili bir sorumluluk almayı reddettiği için kıskanır insan. Garip ve aslında çok mantıklı şekilde, en çok nazar işleri ile meşgul olanlar da bunlardır. ama asıl konumuz bu değil..

Yani mutluluk hak edilse dahi kişi kıskançlığa maruz kalabilir. Bunun hayatta engelleyici bir sorun haline gelmesi kendi içinde hak edişi ile halleşmesinden geçer.

Sistemde her zaman olduğu gibi; yine.. ebeveyn veçhesi vardır. Ebeveynlerden daha mutlu olmak sadakati bozar, vicdanı rahatsız eder, o aileye aidiyetin bozulma endişesi gelişir. Unutulan; sonraki kuşağın asıl borcu yaşamadır ve "dahası" olmak için vardır. 

Yaşamda ilerlemek, yetişkinliğe büyümek; sorumluluk almak ve belli ölçüde suçluluğa cesaret etmekle oluyor. Hak edişi kabul etmek veya bahşedilene minnet duyarak doğanın alma-verme döngüsüne güvenmek. 

Sistem görür, Ruh bilir ;)

... tüm kalbimle
... daima sevgiyle

Şebnem Özenç