Pencerem

Meditasyon orucundayım ama hamur sulu, kafa dumanlı, gözler buğulu.. yapacak bişey yok. “kafam çok karışık, sadeliğinle beni bana anlatsana” desem, gözlerimi kapasam, böyle bir vizyon gelirdi anca. Şuan baktığım pencereden manzaram: Hava kapalı, soğuk, gri... inatla ya da hangi duyguysa o.. güzelim kar yağmaya çabalıyor. Başka yerler lapa lapa bembeyaz, başka yerlerde yaz var hatta. Ama bu an, bu pencere böyle. Tam ortada uzun bir ağaç. Boyunu bırakmış, tüm yaprakları tepede toplamış. Kök verdiği yer dağınık, karışmış, biraz çerçöp, bolca çamur olmuş. Yine de sapasağlam serpilmiş. Daha yukarı gidemiyorum diye dalları yana vermeye başlamış. İki yanında iki inşaat. Kabası bitmiş, süslemeye geçilmiş. Şimdi farkettim, her nasılsa geriden başlayan diğerine yetişmiş. Kalabalıklarım susmuş. Öyle sessiz, öyle sakin.. dururken.. aklımda Küçük Prens’ten bir söz “.... çünkü anlayabiliyor, çocuklar için yazılmış kitapları bile” Oradan da buradan da final...